Arkadaşlar merhaba. Öncelikle boş durmanın ne kadar zor olduğunun farkındayım. Hayalleriniz var ve bunlara ulaşmayı istiyorsunuz. Fakat burada gözlemlediğim şu; meşgaleniz olmadığından kendi kendinize senaryolar yazıyorsunuz. Bu senaryolara karşı çıkanlar olunca da öfkeleniyorsunuz. Çünkü hayal ettiğiniz şeyin gerçek olmasını istiyorsunuz ve bu doğal bir durum.
Öncelikle burada "şuradan duyum aldım", "buradan böyle söylendi", "ben böyle tahmin ediyorum", "böyle olacaktır" gibi laflara itibar etmeniz demek daha çok hayal kırıklığı yaşayacaksınız demektir.
Şu anda YÖK'ün kadro verme yetkisi yok. Elinden Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile alındı. Dolayısıyla muhatabınız YÖK değil Cumhurbaşkanlığı. Cumhurbaşkanlığında da karar verme yetkisi Cumhurbaşkanındadır. Daha net bir ifade ile yapılacak düzenlemeyi bilen tek kişi Cumhurbaşkanı.
Şu anda yeni sisteme geçildiği için tüm yönetmelikler yeninden yazılıyor, tüm atamalar yeniden yapılıyor. Maalesef ülke gündeminde akademisyen atamalarından önemli iki konu var. Bunlar ekonomik durum ve Suriye meselesi. Sizce şu anda Cumhurbaşkanı enerjisini akademisyen atamalarına yönlendirmiş olabilir mi? Çünkü Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte artık ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından yönetilmesi referandumla kabul edildi. Akademisyen atamalarının gerçekleşmesi için akademisyen alımlarının nasıl yapılacağı, kim tarafından yapılacağı, ne miktarda yapılacağı artık Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulan kurullardadır. Dolayısıyla Sn Cumhurbaşkanımızın takdir etmediği hiçbir düzenleme hayata geçemez.
Burada yapılacak naçizane önerim şudur; eğer bir meşgaleniz yok ise kendinize bir uğraş bulmanızdır. Madem akademik kariyer düşünüyorsunuz, bu boş zaman akademik çalışma yapmak için muazzam bir fırsat sizler için. Tezinizi tamamlamak, makale yazmak, literatürde okuma yapmak için bundan iyi zaman bulamazsınız.
Bunun yanında konu hakkında hiçbir yetkisi olmayan Vahdet ÖZKOÇAK, YÖK, rektörler ve diğer akademik unvanlı kişiler size sadece kendi görüşlerini aktarabilirler. Bir çözüm üretemezler! Hiçbir yetkisi olmayan insanlara boş yere öfke biriktirmemenizi tavsiye ederim.
Sonuç; akademisyen alımları elbette yapılacaktır. Fakat ne zaman ve hangi şartlarda yapılacağı sadece Cumhurbaşkanlığı makamınca bilinmektedir. Bize düşen ise zamanımızı varsayımlarla ve kuruntularla harcamak yerine en verimli şekilde değerlendirmektir.
Not: Akademisyenler bir ülkenin geleceğini inşa eden en nitelikli insanlardır. Dolayısıyla bir ülkenin en nitelikli insan sermayesi olarak sabır, çalışkanlık ve iyi niyetli olmak akademisyenlerin ön önemli sorumluluklarındandır.
Selamlar, sevgiler ve saygılar.