Yaratıcı Öğrenme: Sanat ve Eğitim İlişkisi

Yaratıcı düşünme, eleştirel düşünme, problem çözme ve muhakeme becerilerini ölçen araştırmalar, sanat öğretiminin eğitime dahil edilmesiyle bu işlevlerin arttığını ve geliştiğini göstermiştir. Yaratıcı öğrenme: sanat ve eğitim ilişkisi yapılan araştırmalar sayesinde son derece önemli bir hale gelmiştir.  

Yaratıcı Öğrenme Nedir?

Yaratıcı öğrenme sürecinde öğretmen, öğrencilerin öğrenme materyaline olan ilgisini uyandırır ve daha sonra öğrencileri kendi başlarına bir problem yaratmaya veya bazı problemleri sunmaya yönlendirir ve öğrencilerden en iyi tatmin edici çözümü yaratıcı bir şekilde bulmak için mevcut tüm kaynakları kullanmalarını ister. 

Yaratıcı Öğrenme : Sanat ve Eğitim İlişkisini anlayabilmek için yaratıcı eğitimin tam olarak ne olduğunu bilmemiz gerekmektedir.  

Yaratıcı Eğitim ve Çıkış Noktası

1960-1979 1960’lardan itibaren, Japonya’nın yaratıcı eğitime verdiği önem, yaklaşık 250 tercüme edilmiş yaratıcı yazının yetiştirilmesine ve uygulamalı faaliyetlere de katkıda bulunarak bir “icat sınıfı” oluşmasına olanak sağladı. 

 Almanya bunu tüm ilkokul ve ortaokul seviyeleri için başlattı. Okul çocuklarının sınıfta farklı düşünmesi, Dünya Savaşı’ndan sonra eğitime ilginin yaygınlaşması, teorik bir sistemin temel oluşumu, yaratıcı öğretim küresel bir trend haline geldi. 

Dünyanın farklı yerlerindeki sosyolojik ve tarihsel durumlardan hareketle yetişecek yeni neslin aslında dünyaya bakışını değiştirmek gerektiği anlaşıldı.

İnsanların savaşma güdüsündeki ‘gelişmiş’ ülke statüsünü desteklemek için eğitim standartlarının yüksek, farklı bakış açılarıyla yeni üretimler yapabilecek bir nesle ihtiyaç vardı. Bu gibi tarihsel bir talep günümüzde sanat ve eğitimin bir arada kullanılarak yaratıcı nesillerin temeli atılmaktadır.

Sanat ve eğitim alanında en çok araştırılan konulardan biri haline gelen Yaratıcı Öğrenme: Sanat ve Eğitim İlişkisi adlı yazımıza sizler için devam ediyoruz… 

İlginizi Çekebilir: Kendi Kendine Öğrenme Yolları: Modern Dönemde Öğrenme Sanatı

Yaratıcılık ve Eğitim  

Öğrencilerin düşünmelerine ve hayal güçlerini kullanmalarına yardımcı olduğu gerçeğiyle başlayalım. Çocuk sorgulamayı öğrenir ve merakı gelişir. Merak, bilgiye ulaşma, bilginin doğruluğunu test etme, eleştirel düşünme yeteneği ve araştırma isteği yaratır.  

Yaratıcı Öğrenme: Sanat ve Eğitim İlişkisinde; çocuğun sorduğu bir soru sizi düşündürebilir ve bir cevap bulmanızı sağlayabilir. Bu nedenle onları susturmayalım, onlara bu yolda rehberlik edelim, bilgiye ulaşmanın yollarını gösterelim. 

Yaratıcı Eğitim Ortamı Nasıl Oluşturulur? 

Öğretmen, meslektaşlarının etkinliklerini sınıf ortamına, öğrenciye veya bölüme göre çeşitlendirebileceğini, güçlü iletişimin olduğu, her öğrencinin eş zamanlı olarak sürece katılabildiği, fikirlerin üretilebildiği bir öğrenme ortamı yaratmak istediğini belirtmektedir.  

Eğitmeler yaratıcı öğrenme tekniklerinin uygulanmasıyla, öğrencilerin heyecan verici, oynayarak amaca eğlenceli bir şekilde ulaşıldığını ve bu süre zarfında hayal ettiklerinden çok daha fazlasının ortaya çıktığını belirtiyor. Yaratıcı bir öğrenme ortamının tek bir formülü olmadığını belirten öğretmen, öğrencilerin derslerindeki coşku, mutluluk ve heyecanın tüm yorgunluğa değdiğini vurguluyor. 

yaratıcı öğrenme
Yaratıcı Öğrenme

Yaratıcılığın Bilişsel Boyutları Nelerdir?

Yaratıcı öğrenme ve eğitim konusunda birçok kuram mevcuttur. Her ne kadar yaratıcı öğrenme uygulamaları günümüzde daha yaygın olarak kullanılıyor olsa da kuramsal olarak eğitim bilimlerinde daha eski bir geçmişi vardır. Bu konuda önemli kuramlardan biriyle yaratıcılık ile bilişsel süreçler arasındaki ilişkiyi açıklamak gerekirse;

Fisher’a göre yaratıcılığın dört boyutu:

  1. Esneklik
  2. Özgünlük 
  3. Mekanik işleme 
  4. Akıcılık

Değerlendirme ve Uygulama Aşaması yaratıcılığın en zor aşamasıdır. Başarılı girişimcilerin diğer girişimcilerden farkı, hangi fikirlerin hayata geçirilebileceğine dair akıl yürütmelerini sağlam bir şekilde yapmış olmalarıdır.

Peki yaratıcı öğrenme nedir sorusundan sonra nasıl ve aşamaları nelerdir sorusunun yanıtı nedir? İşte yaratıcılığın aşamaları.

Yaratıcılığın Aşamaları

Yaratıcılık kuramsal olarak belirli aşamalara tabidir. Bundaki en önemli etken belirli üretim süreçlerine yerleştirilerek en fazla verimin alınmak istenmesidir.

Yaratıcılığın aşamaları şöyledir:

  • İhtiyaç: Bir sorun, düzensizlik veya ihtiyacın olduğunu fark etme, yeni bir ürün veya fikir üretilmesi gerektiğinin farkına varma ve çözüm bulmaya karar verme sürecini içerir.  
  • Hazırlık – Veri Toplama: Mevcut ihtiyaç, sorun, eksiklik ve zorluğun tespit edilerek gerekli bilgilerin elde edilmesi aşamasıdır. 
  • Fikir Geliştirme – Planlama: Kuluçka dönemi olarak da adlandırılabilecek bu aşamada problem çözme önerileri fikir olarak tanımlanır ve hayal edilir. 
  • Gerçeklik kontrolü: Planlanan çözüm önerilerinin uygulama olanakları, yapılabilirliği ve üretilebilirliği incelenir.  
  • Fikirlerin uygulamaya geçirilmesi: Yararlı olarak tanımlanan çözümler alınır ve kullanılır, üretilir ve uygulanır. 

Belirli aşamaları takip ederek bu yöntemi kullanmak uygulayacağınız yaratıcı öğrenme hedeflerine ulaşmanızda daha etkili sonuçlar almanızı sağlayacaktır.

yaratıcı öğrenme

Sanat ve Eğitim İlişkisi

Yaratıcı düşünme bir varış noktası değil, bir seyahat yoludur. Bir kişi eski bir soruna yeni bir cevap bulduğunda veya bir şey olmasaydı ne olabileceğini düşündüğünde olur.  

Yaratıcılık, bireyin bir şeyi bir şekilde hayal etmesi veya hayal etmesiyle ortaya çıkar. Çocuklar bunu oynayarak, hikaye dinleyerek veya kumdan kalelerle yaparlar.

Yetişkinler bunu kitap okurken, seyahat planlarken veya banka hesaplarındaki parayla ne yapacaklarını merak ederken yaparlar. 

Sanatta Yaratıcılık

Yaratıcılık yüzyıllardır sıra dışı insanların bir özelliği olarak kabul edilmiş ve öncelikle görsel sanatlar alanında kullanılmıştır. Deha ile delilik arasında ince bir çizgi olduğu gibi, yakın zamana kadar bilim dışı görüşler de kabul ediliyordu.   

Baltacıoğlu‘nun sanatta yaratıcılıkla ilgili şu sözleri ilgi çekicidir: “… Sanat yaratıcı değildir, uyandırıcıdır, kışkırtıcıdır.”

Estetik duygu, insanda var olan ancak bilinçdışında kalan arzu gibi biyopsikolojik veya sosyopsikolojik duyguların uyandırılıp bilinçli hale getirilmesiyle ortaya çıkar. Bu durumda her sanat eseri, değer teorisinde sayılan duygulardan birini aşılayan bir teknik değil, bilinçaltında yaşayan çeşitli duyguları uyandırıp bilinç düzeyine çıkaran bir tekniktir.  

Düşünmek yaratıcı düşünmenin gereğidir. Sanat ile yaratıcılığı güçlü bir şekilde birbirine bağlayan unsur akıldır. Sanat; güzellik, mükemmellik, uyum ve düzen yaratır. Fantezilerden kaynaklanan, zevk veya hoşnutsuzluğu ifade eden, ulaşılmaz ve ilk bakışta görünmeyen şeyleri bizim için görünür kılar. 

Yaratıcılık ve Eğitim

Eğitim düzeyi arttıkça yaratıcılık düzeyi de artar. Ancak örgün ek eğitim, bireyin yaratıcılık başarısını azaltabilmektedir ve bu durum ortaokul ve lise yıllarında da görülmektedir. 

 Okul; Bilinmeyeni ve orijinali seçerek aklın ve mantığın hakimiyetini pekiştirir. Yeniyi, rahatsız ediciyi ve saçma olanı ortadan kaldırarak düşüncenin kısırlaşmasına yol açar.  

Ayrıca Sunguri’ye göre “… bu durum eğitim programları ve öğreticilerle güçlendirilerek sol beyni düzenleyen bir cihaz haline geliyor…” Ona göre aşırı eğitimli insanlar daha az yaratıcı oluyor. Çünkü hayatları boyunca hataların ve başarısızlıkların tehlikelerinden ders alırlar. 

 Araştırma ve yaratıcılıkta yüzlerce hata ve bir başarı vardır. Çocuğun yaratıcı düşünceler üretebilmesi için dış uyaranlara açık ve alıcı olması, aynı zamanda duygularının, arzularının, hayal gücünün ve içsel tepkilerinin farkında olması gerekir. Kuşkusuz gözlemlerin farkına varan çocuk, bunları pek çok farklı şekilde yansıtma ve ifade etmede zorluk yaşamaz.  

Sizler için araştırdığımız ve derlediğimiz, Yaratıcı Öğrenme : Sanat ve Eğitim İlişkisi adlı yazımız, bilimsel araştırmalardan çıkan sonuçlardan oluşmaktadır.  

-->