Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Kullanıcılar
Şu anki ziyaretçiler
Akademikpersonel.org
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Yeni mesajlar
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
Akademik Personel
Araştırma Görevlisi
Uluslarası ilişkiler yl
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Akademik Forum" data-source="post: 467235"><p>Çok güzel bir bölümde okuyorsun. Öncelikle şunu bilmeni isterim, herhangi bir Uluslararası İlişkiler mezunundan daha donanımlı mezun olacaksın. Hatta anadoludaki üniversitelerin yüksek lisansından mezun olanlara nazaran dahi daha avantajlısın. Dilin var, bölümünün hocaları alanlarında oldukça başarılı, bazıları gibi akademisyenliği ek gelir için yapan insanlar değiller. Essay yazdırıyorlar, alandaki önemli makaleleri okutuyorlardır. Bunları pek çok üniversite yapmıyor. </p><p></p><p>Yapman gereken şu; Yüksek Lisans programına kabul aldığın andan itibaren, araştırma görevliliği sınavlarına hazırlanmaya başlarsın. Yüksek Lisans bitmeden departmanda ders verme hakkın yok. Önce Araştırma Görevliliği, sonra doktora, sonra şanslıysan yardımcı doçentlik. Zaten master ve doktora yaparken ders anlatman oldukça zor olacak, bu sebeple araştırma görevliliği en ideali. Yüksek lisansını yaparken araştırma görevliliği sınavlarına girersin. Evet zaman zaman referans adı altında torpille karşılacaksın, bunu 20 sınava girmiş bir bölümdaşın olarak söylüyorum. Fakat hiç beklemediğin anda bir bölüm seni kabul edecek. Hemen etmezlerse yılma. Yıllarca bekliyoruz bazen, ek işler yapıyoruz, geçinmeye çalışıyoruz, toplum baskısı yiyoruz "hala okuyon mu ya sen" vs <img src="data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7" class="smilie smilie--sprite smilie--sprite1" alt=":)" title="Smile :)" loading="lazy" data-shortname=":)" /></p><p></p><p>Fakat mesele şu. Sosyalleşmeye pek vaktin kalmayacak. Günlerce gecelerce masa başında oturacaksın. Güzel bir masa, güzel bir masa lambası, güzel bir sandalye alacaksın zamanla, çalışma şartların iyileşecek. Fakat arkadaşların, ailen ve sevdiklerin için çok az zaman ayıracaksın. Plan yapacaklar, ya kusura bakmayın yetiştirmem gereken işler var diyeceksin. Zaman geçecek, gözler olacak 4 numara, boynun düzleşecek, kahvelerin sudan farkı kalmayacak. Yaptığın işe, yazdığın makalelere pek saygı duyulmayacak. Küçük bir evren yaratacaksın, sadece seni anlayanların olduğu. Toplumdan çok ya da az uzaklaşacaksın. Master savunması, doktora dersleri, yeterliliği, tezi, kadro problemleri, idarecilerle boğuşmalar... İdealin varsa zaten bu problemler mühim değildir. Fakat zaman zaman en idealistimiz bile ya düz bi memur olsaydım keşke demiştir. Son olarak, gece yatarken I should be writing diyeceksin, sabah kalktığında I should be writing diyeceksin, haftasonuna kıyıp dışarıya çıktığında da aynısı olacak. O his hiç gitmeyecek.</p><p></p><p>İçini kararttıysam özür dilerim. Mesela şu an yaptığıma procrastination diyoruz. Yazmam gereken essay yerine senin soruna odaklanıyorum, yazıyı uzattıkça uzatıyorum. Sabaha kadar yapabilirim sanırım bunu, çünkü yapılması gerekeni erteleme bir akademi hastalığı.</p><p>Aslına bakarsan Araştırma Görevlilerinden bazılarıyla görüşebilirsin. Eminim yardımcı olurlar.</p><p></p><p>Doğrudan soruna cevaben; Yapabileceğini bilmek önemli ama esas yapmak istediğinden emin ol. Emin olursan zaten her zaman umut vardır.</p><p></p><p>İyi çalışmalar diliyorum. Vizeler bitti diye çok gevşeme olmasın Hocam, şenlik geçince finaller geliverir <img src="data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7" class="smilie smilie--sprite smilie--sprite1" alt=":)" title="Smile :)" loading="lazy" data-shortname=":)" /></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Akademik Forum, post: 467235"] Çok güzel bir bölümde okuyorsun. Öncelikle şunu bilmeni isterim, herhangi bir Uluslararası İlişkiler mezunundan daha donanımlı mezun olacaksın. Hatta anadoludaki üniversitelerin yüksek lisansından mezun olanlara nazaran dahi daha avantajlısın. Dilin var, bölümünün hocaları alanlarında oldukça başarılı, bazıları gibi akademisyenliği ek gelir için yapan insanlar değiller. Essay yazdırıyorlar, alandaki önemli makaleleri okutuyorlardır. Bunları pek çok üniversite yapmıyor. Yapman gereken şu; Yüksek Lisans programına kabul aldığın andan itibaren, araştırma görevliliği sınavlarına hazırlanmaya başlarsın. Yüksek Lisans bitmeden departmanda ders verme hakkın yok. Önce Araştırma Görevliliği, sonra doktora, sonra şanslıysan yardımcı doçentlik. Zaten master ve doktora yaparken ders anlatman oldukça zor olacak, bu sebeple araştırma görevliliği en ideali. Yüksek lisansını yaparken araştırma görevliliği sınavlarına girersin. Evet zaman zaman referans adı altında torpille karşılacaksın, bunu 20 sınava girmiş bir bölümdaşın olarak söylüyorum. Fakat hiç beklemediğin anda bir bölüm seni kabul edecek. Hemen etmezlerse yılma. Yıllarca bekliyoruz bazen, ek işler yapıyoruz, geçinmeye çalışıyoruz, toplum baskısı yiyoruz "hala okuyon mu ya sen" vs :) Fakat mesele şu. Sosyalleşmeye pek vaktin kalmayacak. Günlerce gecelerce masa başında oturacaksın. Güzel bir masa, güzel bir masa lambası, güzel bir sandalye alacaksın zamanla, çalışma şartların iyileşecek. Fakat arkadaşların, ailen ve sevdiklerin için çok az zaman ayıracaksın. Plan yapacaklar, ya kusura bakmayın yetiştirmem gereken işler var diyeceksin. Zaman geçecek, gözler olacak 4 numara, boynun düzleşecek, kahvelerin sudan farkı kalmayacak. Yaptığın işe, yazdığın makalelere pek saygı duyulmayacak. Küçük bir evren yaratacaksın, sadece seni anlayanların olduğu. Toplumdan çok ya da az uzaklaşacaksın. Master savunması, doktora dersleri, yeterliliği, tezi, kadro problemleri, idarecilerle boğuşmalar... İdealin varsa zaten bu problemler mühim değildir. Fakat zaman zaman en idealistimiz bile ya düz bi memur olsaydım keşke demiştir. Son olarak, gece yatarken I should be writing diyeceksin, sabah kalktığında I should be writing diyeceksin, haftasonuna kıyıp dışarıya çıktığında da aynısı olacak. O his hiç gitmeyecek. İçini kararttıysam özür dilerim. Mesela şu an yaptığıma procrastination diyoruz. Yazmam gereken essay yerine senin soruna odaklanıyorum, yazıyı uzattıkça uzatıyorum. Sabaha kadar yapabilirim sanırım bunu, çünkü yapılması gerekeni erteleme bir akademi hastalığı. Aslına bakarsan Araştırma Görevlilerinden bazılarıyla görüşebilirsin. Eminim yardımcı olurlar. Doğrudan soruna cevaben; Yapabileceğini bilmek önemli ama esas yapmak istediğinden emin ol. Emin olursan zaten her zaman umut vardır. İyi çalışmalar diliyorum. Vizeler bitti diye çok gevşeme olmasın Hocam, şenlik geçince finaller geliverir :) [/QUOTE]
İnsan doğrulaması
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
Akademik Personel
Araştırma Görevlisi
Uluslarası ilişkiler yl
Üst