Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Kullanıcılar
Şu anki ziyaretçiler
Akademikpersonel.org
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Yeni mesajlar
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
Akademik Personel
Akademik Personel Atama Kriterleri ve Yönetmelikle
Doçentliğe Başvurunun Önündeki Engel
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Öypsıkıntısı" data-source="post: 266765" data-attributes="member: 22473"><p>Ben kişinin Dr ünvanını aldıktan sonraki çalışmaları Doçentlik'te ve Profesörlük'te kullanmasında bir mahsur görmüyorum sadece öncesindekilerin kullanılmamasını bir sorun olarak görüyorum. Bir kişi Dr unvanına sahip olmadan önce dünyada kabul gören dergilerde yayın yapmış ise, bu kişinin yaptığı çalışma için yetersiz diyebilir miyiz? Tabiki eleştirebiliriz, belki de yetersiz bulabiliriz, ancak bunun bir kriteri olmalı. Boşuna SCI, SSCI vs. dergilerini kriter almıyorlardır sanırım. Adamlar alınan atıfa göre etki faktörü belirlemeye çalışıyorlar. Bunları göz önüne aldığımızda kişinin doktor olup olmamasının bir önemi var mı sizce? Sizin söyleminize göre doktora unvanını almadan önce yapılan tüm çalışmalar niteliği düşük çalışmalar sınıfında (burada büyük bir parantez açmayı uygun buluyorum çünkü bu tartışılması gereken ciddi bir mevzu. ilk olarak kim olursa olsun bireyler yaptıkları çalışmaları bir öncekine göre geliştirerek yazmalıdır, tabi burada gelişimden kastımız nedir? bunu açıkça ifade etmeliyiz. yazma kabiliyetimi, konu farkındalığımı, konunun gerçekten bilime katkısımı, yazmak için yazmaktan gerçekten bilim yapma aşamasına geçmek mi? bunlar tartışılması gereken konular bu küçük ayrıntı büyüyerek gidebilir o yüzden fazla ayrıntıya girmeden yazıma devam etmek istiyorum)ancak biraz öncede belirttiğim gibi kişi uluslararası arenada kendini kabul ettirmiş dergilerde (dr öncesi) çalışma yapabiliyorsa bunu göz ardı etmek ne kadar makul?</p><p>yani kazanılan bir unvanla sihirli değnek değmeyecek bu kişiye. bu kişi gecesini gündüzüne katıp gerçekten birşeyler üretmenin çabasındaysa bu kişi o dönemlerde yaptığı çalışmanın karşılığını daima almalıdır kanısındayım.</p><p>Dr. sonrası yapılan çalışmaların tabiki doktora öncesi yapılandan iyi olması beklenir ama bu "iyi" oldukça net bir şekilde tanımlanmalıdır. Ayrıca Dr öncesi yapılanın kötü ya da doktora sonrası yapılandan daha niteliksiz olduğunu neye göre belirleyeceğiz? bunun bir kıstası olabilir mi?</p><p>Malesef yökün en büyük sorunlarından biri çağdaş akademisyenleri geçmişin akademisyenleri ile kıyaslamasıdır. Malesef hocalarımız belli kadrolara, unvanlara yerleşebilme gayesi içinde fakülte vs. dergilerinde yayın yaparak çabuk unvan sahip olma çabasında olmuşlardır. doktora sonrası şartının konmasının sebebi de bununla ilişkilendirilebilir. o dönemde yapılan çalışmaların çoğunun vasıfsız olduğu imajı yaratılmasından dolayı, hala öyle bir algı bulunmaktadır. Günümüz akademisyenlerinin bu algıyı kıracak şekilde çalıştığını düşünüyorum. O nedenle bu hükmün bizler için onur kırıcı bir madde olduğunu düşünüyorum. </p><p></p><p>bu maddenin devam etmesi demek hocam, yrd. doç. olabilmek için 3-4 makalenin yeterli olması yani daha fazlasının yapılmamasını teşvik eder. Ben bu kanaatteyim. Ben (Allah'ın izniyle) böyle bir akademisyen olmayacağım ancak çevremdeki insanların bu maddenin arkasına sığınarak çalışma yapmıyor olması, ülkem için üzülmeme neden oluyor.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Öypsıkıntısı, post: 266765, member: 22473"] Ben kişinin Dr ünvanını aldıktan sonraki çalışmaları Doçentlik'te ve Profesörlük'te kullanmasında bir mahsur görmüyorum sadece öncesindekilerin kullanılmamasını bir sorun olarak görüyorum. Bir kişi Dr unvanına sahip olmadan önce dünyada kabul gören dergilerde yayın yapmış ise, bu kişinin yaptığı çalışma için yetersiz diyebilir miyiz? Tabiki eleştirebiliriz, belki de yetersiz bulabiliriz, ancak bunun bir kriteri olmalı. Boşuna SCI, SSCI vs. dergilerini kriter almıyorlardır sanırım. Adamlar alınan atıfa göre etki faktörü belirlemeye çalışıyorlar. Bunları göz önüne aldığımızda kişinin doktor olup olmamasının bir önemi var mı sizce? Sizin söyleminize göre doktora unvanını almadan önce yapılan tüm çalışmalar niteliği düşük çalışmalar sınıfında (burada büyük bir parantez açmayı uygun buluyorum çünkü bu tartışılması gereken ciddi bir mevzu. ilk olarak kim olursa olsun bireyler yaptıkları çalışmaları bir öncekine göre geliştirerek yazmalıdır, tabi burada gelişimden kastımız nedir? bunu açıkça ifade etmeliyiz. yazma kabiliyetimi, konu farkındalığımı, konunun gerçekten bilime katkısımı, yazmak için yazmaktan gerçekten bilim yapma aşamasına geçmek mi? bunlar tartışılması gereken konular bu küçük ayrıntı büyüyerek gidebilir o yüzden fazla ayrıntıya girmeden yazıma devam etmek istiyorum)ancak biraz öncede belirttiğim gibi kişi uluslararası arenada kendini kabul ettirmiş dergilerde (dr öncesi) çalışma yapabiliyorsa bunu göz ardı etmek ne kadar makul? yani kazanılan bir unvanla sihirli değnek değmeyecek bu kişiye. bu kişi gecesini gündüzüne katıp gerçekten birşeyler üretmenin çabasındaysa bu kişi o dönemlerde yaptığı çalışmanın karşılığını daima almalıdır kanısındayım. Dr. sonrası yapılan çalışmaların tabiki doktora öncesi yapılandan iyi olması beklenir ama bu "iyi" oldukça net bir şekilde tanımlanmalıdır. Ayrıca Dr öncesi yapılanın kötü ya da doktora sonrası yapılandan daha niteliksiz olduğunu neye göre belirleyeceğiz? bunun bir kıstası olabilir mi? Malesef yökün en büyük sorunlarından biri çağdaş akademisyenleri geçmişin akademisyenleri ile kıyaslamasıdır. Malesef hocalarımız belli kadrolara, unvanlara yerleşebilme gayesi içinde fakülte vs. dergilerinde yayın yaparak çabuk unvan sahip olma çabasında olmuşlardır. doktora sonrası şartının konmasının sebebi de bununla ilişkilendirilebilir. o dönemde yapılan çalışmaların çoğunun vasıfsız olduğu imajı yaratılmasından dolayı, hala öyle bir algı bulunmaktadır. Günümüz akademisyenlerinin bu algıyı kıracak şekilde çalıştığını düşünüyorum. O nedenle bu hükmün bizler için onur kırıcı bir madde olduğunu düşünüyorum. bu maddenin devam etmesi demek hocam, yrd. doç. olabilmek için 3-4 makalenin yeterli olması yani daha fazlasının yapılmamasını teşvik eder. Ben bu kanaatteyim. Ben (Allah'ın izniyle) böyle bir akademisyen olmayacağım ancak çevremdeki insanların bu maddenin arkasına sığınarak çalışma yapmıyor olması, ülkem için üzülmeme neden oluyor. [/QUOTE]
İnsan doğrulaması
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
Akademik Personel
Akademik Personel Atama Kriterleri ve Yönetmelikle
Doçentliğe Başvurunun Önündeki Engel
Üst