Amerika’da Doktora Yapmak – 3

Nasıl bir his Amerika’da olmak? Her şeyi geride bırakıp, arkana bakmadan uçağa binip başka bir kıtaya taşınmak ve hayatını değiştirmek? “İki dil, bir bavul” hayatı yaşamak?
Nasıl bir his biliyor musunuz? Sevdiklerinizi geride bırakıyorsunuz mesela. Size en çok ihtiyaç duydukları anda yanlarında olamıyorsunuz. Mutluluğu, hüznü bir kamera ekranına sığdırmaya, onlarla paylaşmaya çalışıyorsunuz. Bir yakınınızı kaybettiğinizde ilk uçağa bile atlayıp gitseniz, en az 15 saat yolculuk –doğu yakasındaysanız tabi- yapmak zorunda kalıyorsunuz içinizi kemire kemire. Gökleri delen uçak değil; yüreğinizdeki sancı, tarifsiz acınız oluyor mesela. “Aynı anda, aynı gökyüzüne bakamıyorsunuz.”* Sevdikleriniz yeni güne uyanırken, siz geceye uyuyorsunuz. Aranızda kocaman bir okyanus, millerce mesafe oluyor. Yalnız oluyorsunuz öyle zamanlarda. Bir kıtanın ortasında, bir başınıza… Herkes gitmiş; bir tek siz kalmışsınız gibi. Bütün bunları düşününce kolay olmuyor karar verip de yeni bir hayata başlamak. Hele de tek başınıza! Ama başlamak gerekiyor bir yerden. Her karar veriş bir vazgeçiştir çünkü. Bunu herkes biliyor. Siz de vazgeçiyorsunuz bazı şeylerden, bir başka şey için. Hayalleriniz var çünkü! Siz bile kendi yerinizde olmak için neleri vermeyi göze almıştınız hayal kurarken!
![]() | Amerika’da Doktora Yapmak – 1 |
Peki, sonra ne mi oluyor? Yeni bir hayatı öğreniyorsunuz. Kurallar onun kuralları! Siz sadece oyuna eşlik ediyor; rolünüzü oynuyorsunuz. Çünkü bir amacınız var! Onu başarabilmeniz için özveride bulunmayı göze alıyorsunuz. Buraya gelince nasıl bir hayat bekliyor sizi biliyor musunuz? İhtiyaçlar hiyerarşisi işliyor bu noktada. Ev –ev derken bizdeki gibi kocaman evlerden bahsetmiyoruz, stüdyo daire ya da 1+1- ya da oda kiralayacaksınız barınmak için. Genelleme yapmamakla birlikte, birçok yerde benzer kurallar işliyor: Sadece anahtarı alabilmek için ilk kira, son kira ve bir de depozit ödüyorsunuz. Kiralar bulunduğunuz şehre göre değişiyor. New York, Boston, Los Angeles gibi şehirlerde yaşıyorsanız; sadece bir odaya 1000$’dan fazla kira vermek durumunda kalabiliyorsunuz mesela. Evlerde buzdolabı, fırın dışında eşya olmuyor. Tabi bu durumda bir de eşya işi var. İkinci el mağazalar yaygın burada. Bizdekinden farklı olarak, gerçekten elle tutulur düzgün eşyalar bulabiliyorsunuz. Bir başka alternatif demonte ürünlerin satıldığı mobilya mağazalarından birine gitmek oluyor. Tabi oraya gidebilmek için, bir arkadaşınız ve arabası varsa ondan rica ediyorsunuz sizi götürmesini. Yoksa araba kiralamak zorundasınız, çünkü toplu taşımaya gerek duyulmayacak kadar araç sahibi olunan bir ülkede yaşıyorsunuz. Eşyalarınızı alıyor, taşıyor, kendiniz monte ediyorsunuz. Çünkü bu ülkede emek gerektiren her iş çok para ediyor ve bu yüzden insanlar kendi işini kendi görüyor. Evlerini, arabalarını kendileri tamir ediyor; kendileri boyuyor mesela. Arabanızın silecek kolu bozulduğunda sadece silecek kolu için 50$ verirken; parçanın monte edilmesi için 350$ vermek size de dokunuyor çünkü. Bizde orta sınıfa mensup insanlar bile evlerine temizlik için yardımcı alırken; burada –üst tabakadan olmadığı sürece- insanlar o kocaman evleri kendileri temizliyor; gerekli bakımını yapıyor.
Peki, ya sosyal hayat? Bazen çok ihtiyaç duyuyorsunuz “aynı dili konuştuğum bir insan evladı olsa da iki laf edip dertleşsem” diye. Etrafınızda Türk yoksa –ki benim bir arkadaşım var, onunla da çok nadir görüşüyoruz- ve yalnız yaşıyorsanız, kendi kendinize konuşmaya başlıyorsunuz bir zaman sonra. Çünkü bazen bir koca günü, bir kelime Türkçe konuşmadan geçirdiğinizi fark ediyorsunuz, ailenizle yaptığınız telefon görüşmesi dışında. Kendi başınıza kurduğunuz yalnız dünyanızı eğlenceli hale getirmek için yeni alışkanlıklar edinmeye başlıyorsunuz. Rahatlamak için yoga yapıyorsunuz; bir parka gidip koşuyorsunuz; ahşap boyama, örgü örmek gibi eski alışkanlıklarınız yeniden gün yüzüne çıkıyor ya da kâğıt oyma sanatı (quilling) gibi yeni olanları deniyorsunuz. Okuldan, derslerden kafanızı kaldıramasanız da kendinize haftanın belli günlerinde zaman ayırıp, dünyanın fişini çekiyorsunuz. Somut bir şeyler üretmenin size iyi geldiğini fark etmeye başlıyorsunuz. Benim bölümümde doktora öğrencilerinin hepsi Amerikalı, genelde belli bir yaşın üzerindeki kişiler; haliyle evle ve çocuklarıyla ilgili sorumlulukları var. Ayda bir kez bir araya gelip vakit geçiriyoruz. Bazen çocukları ve eşleriyle de katılıyorlar bu buluşmalara. Genel olarak burada insanlar yardımseverler. Ancak yardım etme anlayışları bizden farklı. Size balığı vermek yerine, balık tutmayı öğretiyorlar. Bunu da genellikle parayla yapıyorlar, çünkü onların dünyasında emek verilen her şeyin maddi bir karşılığı var. Ancak “materyalist” diye düşündüğümüz bu insanların bizden bir farkı var: Az eşyayla yaşıyorlar. Kullanmadıkları her şeyi bağışlıyor; ihtiyaç sahibi olanlara ulaşmasını sağlıyorlar. Sokakta gezerken, kapı önüne bırakılmış televizyon, ütü, kıyafet –askısıyla ağaca asılmış olarak görmüştüm-, kitap vb. birçok eşya bulabilir; alıp kullanabilirsiniz. Almadan vermeyi onlar da biliyorlar, her ne kadar materyalist olarak etiketlenmiş olsalar da. Ancak yine de herkes önce “ben” diyor, sonra diğerleri. Yemeğini paylaşan bir Amerikalıya rastlayan oldu mu hiç? Ben rastlamadım. Ancak yine de Amerikalılar gibi düşünerek “herkes her şeyi belli bir yere kadar da olsa öğrenebilir” diyorum. Bu yüzden kurabiye, kek vb. ne yapmışsam ofise götürüyorum son bir aydır. Saklama kabının üzerine de “Lütfen tadına bakın” diye kâğıt yapıştırıyorum. Bunu yaptığımdan bu yana fark ettim ki onlar da paylaşmaya başladılar. Hayat da bilimsel araştırmalar gibi deneme yanılma! Her şeye rağmen adım atmaya ve karşıdakini de anlamak için çaba sarf etmeye değiyor bence.
![]() | Amerika’da Doktora Yapmak – 2 |
Peki, ya okul? Ben YLSY ile geldim. Ancak şu an kısmi burslu olarak eğitimime devam ediyorum. Asistan olduğum için okul, harç ücretimi karşılıyor. Asistanlıkla ilgili detaylara birazdan değineceğim. Ancak önce izninizle Amerika’da doktora ya da master için başvuru süreçlerine yer vermek istiyorum. Bu süreç Türkiye’den çok farklı. Benzer olarak burada da ALES formatında ancak İngilizce olan GRE’ye giriyorsunuz. Bir de yabancı dil sınavına girmeniz gerekiyor: TOEFL ya da IELTS gibi. Bunlardan yeterli puanları almanız gerekiyor. Yeterli puan her okula ve bölüme göre değişiyor. Bunlar için okulların web sitelerine bakabilir; bilgi alabilirsiniz. Başvuru süreçleri ile ilgili tüm yönergeler açık açık belirtiliyor okulların internet sitelerinde. Peki, bu iki sınav yeterli mi? Hayır! İyi puanlar aldığı halde buralardaki üniversitelerden master ya da doktora için kabul alamayan arkadaşlarımız da var. Devlet burslu olmanız ilk etapta kabul alabilme olasılığınızı arttırsa da bu durumu garantilemiyor. Çünkü sizden hakkınızda referans mektubu yazacak üç kişinin iletişim bilgilerini istiyorlar. E-mail yoluyla ya da online başvuru sistemi üzerinden referans olan hocalarınızın hakkınızda mektup yazmaları isteniyor. Sizi tanıyan hocalarınız ve onlarla olan irtibatınız bu noktada önemli. Peki, başka ne var? Niyet mektubu. En önemlisinin bu olduğunu düşünüyorum. “Siz kimsiniz? Neden master/doktora yapmak istiyorsunuz? Gelecekle ilgili planlarınız neler? Sizi master/doktora yapmaya sürükleyen düşünce ya da gerekçe nedir?” sorularının cevabına yer vermeniz gereken bir niyet mektubu yazıyorsunuz. Bazı üniversiteler ve bazı bölümler –sosyal bilimler gibi- sizden “writing sample” istiyor doktora başvurusunda. Yani daha önce yazdığınız bir makale, kitap inceleme vb. bir ürünü de onlara göndermenizi istiyorlar. Başvuru yaparken bütün bu evrakları online isteyen üniversiteler olduğu gibi, evrakları posta yoluyla isteyen ya da her ikisini de talep edenler oluyor. Transkriptlerinizin elektronik versiyonlarını sisteme yüklemenin dışında, mühürlü kapalı zarfta göndermenizi talep eden okullar da var. Tüm başvurular için her bir okula başvuru ücreti ödüyorsunuz. Bununla birlikte TOEFL/IELTS veya GRE sınavlarının da gönderileceği okullar için ödeme yapmanız gerekiyor (25-30$ her bir sınav için). Bu ödemeden kurtulmanız için, bu sınavlara girmeden önce başvuru yapacağınız okulları belirlemenizi öneririm. Beş tane okula kadar gönderimi, sınava girdiğinizde ücretsiz olarak gerçekleştiriyorlar. Posta ücretleri, başvuru ücretleri, sınav gönderim ücretleri düşünüldüğünde her bir başvuru için ortalama 150-200$ arası masraf yapıyorsunuz -beş okula başvuru 1000$ demek gençler, bir aylık ev kirası!-. Kabul alma olasılığınızı ve okullar arasında seçme şansınızı arttırmak için mümkün olduğu kadar başvuru yapmanız gerekiyor –maddi imkânlar dâhilinde-. Bu yüzden çok stratejik davranmak ve nokta atışı yapmak durumundasınız. Doktorada direk danışman seçeceğiniz için hocayla mailleşmek ve irtibat kurmak başvuru öncesinde izlenmesi gereken önemli bir adım. Çalışmak istediğiniz hoca bazen öğrenci almak istemeyebilir ya da emekli olacak olabilir. Bu nedenle öncelikle irtibat kurup kendinizi kısaca tanıtan bir yazı yazmanızı ve mümkünse CV’nizi göndermenizi öneririm. Zaten süreçte onlar sizi yönlendirip yardımcı oluyorlar. İlk mailinize cevap gelmezse lütfen yeniden gönderin. Bazen yoğun olabiliyor; görmeye biliyorlar. Ancak genelde geri dönüş yapılıyor. Ayrıca bazı okullar tüm şartları sağlasanız da mülakat yapabiliyor. Mülakatta da genelde yapmak istedikleriniz, özgeçmişiniz ve deneyimlerinizi paylaşmanız gerekiyor. Alanınızla ilgili soru soranlar da olabiliyor. Peki, tüm bunları yaptık. Okuldan kabul aldık ve gitmeye karar verdik. Ya asistanlık? Onun süreci her okula göre farklı. Genelde okullarda “Graduate Assistantship” pozisyonları oluyor. Sizden bir niyet mektubu yazmanız isteniyor, daha önce doktoraya giriş için yazdığınızdan farklı olarak. Bu sefer başvuruda bulunmak istediğiniz pozisyona uygunluğunuzu belirtmek için yazdığınız niyet mektubunu ve ilgili formları –okul tarafından gönderiliyor- doldurarak başvuruda bulunuyorsunuz. Daha sonra başvurunuz, ilgili bölüm tarafından değerlendirilip size bilgi veriliyor. Altını çizmekte fayda görüyorum: Bu süreç her okula ve alana göre değişebilir. Lütfen okullara –başvurulardan sorumlu kişiler web sayfalarında belirtilir- mail atmaktan çekinmeyin. Asistanlıkta size sunulan imkânlar başvurduğunuz pozisyona göre değişmekle birlikte, okul harcınızı ve aylık belli bir miktar ödemeyi kapsayabiliyor. J1 vizesi ile maksimum 20 saate kadar kampüs içinde çalışma hakkınız oluyor.
Hepsi bu kadar mı? Kabul aldınız, hatta belki asistanlık da aldınız. Bitti mi her şey? Türkiye’den bazı arkadaşlarımızın dediği gibi “sefamızı sürüyor muyuz burada?” Hayır! Neler oluyor mesela?! Dil ile ilgili zorlukları, okula, eğitim sistemine alışma çabalarını, günlük yaşamda karşılaştığınız güçlükleri, duygusal eksiklikleri, fazlalıkları, haykırışlarınızı, bursunuz yatmadığında ve beş parasız kaldığınızda çaresizliğinizi annenizin tarhana çorbasıyla geçirişinizi… Bütün bunların hepsini bir şekilde yeniyorsunuz. Ancak neyi değiştiremiyorsunuz biliyor musunuz? İnsanların önyargılarını! Müslüman bir ülkeden geldiğiniz için, Türk olduğunuz için size farklı gözle bakan insanlarla da karşılaşıyorsunuz. Amerika kıtası, hatta belki yaşadığı eyalet dışında hiçbir yer görmemiş bir Amerikalıya ülkenizin dünya üzerindeki yerini tarif etmek durumunda kalabiliyorsunuz mesela. Burada her nasıl giyiniyorsanız, Türkiye’de de öyle giyindiğinizi, davrandığınızı, yediğinizi, içtiğinizi, gezdiğinizi anlatıyorsunuz. Ama her zaman anlattığınız her şey, karşınızdakinin anladığı ve anlamak istediğiyle sınırlı kalıyor. Tıpkı kendi toprağınızda bazı insanların yaptığı gibi… Bu yüzden kendi yolunuzda hayallerinizin peşinden koşmanız ve onları yaşamanız dileklerimle…
Dip Not: Yıldızlı (*) cümle daha önce Amerika’da doktora yapmış bir hocamdan alıntıdır.
http://sinemissinem.tumblr.com/
Çok aydınlatıcı bir yazı olmuş, ilk olarak bunun için teşekkür etmek isterim. Ben öyp li bir araştırma görevlisi olarak en son yapılan YLSY tercihlerinde kurumundan istifa etmeyi bile düşündüm açıkçası, sırf Amerika da iyi bir üniversitede kariyer yapabilmek için. Daha sonrasında bu maceranın daha sıkıntılı olacağını düsündüğümden ve ikinci bir seneti göze alamadığımdan Vazgeçtim. Ancak bir yurt dışı deneyimini çok istiyorum. Bu yüzden doktora da burslu bir üniversitede eğitim almayı gerçekten çok istiyorum. Ancak bunun için Amerika dışında hangi ülke ya da üniversite akademik kariyer için daha iyi olur bilemiyorum. Bu konuda bana yol gösterirseniz sevinirim. Bu arada branşım bilgisayar mühendisliği. Şimdiden teşekkürler.
Merhaba Cengah,
Gelen olumsuz eleştirilerin yanında olumluları duymak iyi geliyor açıkçası. Ben teşekkür ederim güzel yorumlarınız için. ÖYPli olup aynı kurum ve aynı bölüm adına YLSY ile geldiği halde ÖYP’den istifa etmek ve tüm tazminatı ödemek zorunda kalan bir arkadaşımız var. Siz de YLSY’ye başvursaydınız muhtemelen benzer şeyleri yaşayacaktınız. Üstelik arkadaşımız bir yıl gibi bir süre zarfında borcunu geri ödemek durumunda kaldı. Mevcut durumda içinde bulunduğunu yaptırımlar nedir bilemiyorum -zira düzenlemeler, yasal prosedürler sürekli değişiyor-. Ancak size önerim görevlendirmeyle Amerika ya da Avrupa’da bir yere gitmeniz olur koşullarınız el veriyorsa. Yasal prosedürler için de akademikpersonel.org en iyi kaynak olacaktır diye düşünüyorum. Sizin de bildiğiniz üzere sitede her konuda bilgi ve detaya yer veriliyor. Alanım mühendislik olmadığı için, hadsizlik yapıp öneride bulunmak istemem. Naçizane önerim de mutlaka yurtdışı deneyimi elde etmeniz olur. Koşulları zorlamanızı dilerim. Kolay gelsin. Başarılar!
Saygılarımla
merhaba,
Doktora başvurusu yapacağım ancak istediğim okullara girenlerin GRE puanları yüksek, ben de buna çabalıyorum şimdilik, yazılarımın geçeceğini düşündüğüm için en önemli engel GRE şu an. Benim ne yazık lki problemim metamatikle, Siz kabul alırken hangi noktalara dikkat ettiniz?Eğitim alanımdayım ben de, hangi okul sizinki acaba?
Merhaba,
Ben yazilarimda kisi ve kurum adlari kullanmamaya ozen gosterdigim icin okulumun adini da burada veremeyecegim maalesef. Ancak Top 10 bir okul degil onu belirtmek isterim. Sizin gitmek istediginiz universite siralamada daha ust siralarda yer aliyor olmali. Ben basvuru yaparken danisman sectim, okul degil! Bir doktora ogrencisi de hocasinin unvaniyla/şanıyla yasiyor. Bu sebeple tek kriterim hoca secmekti. Puanlar konusunda okulun beklentilerini karsilamaya ozen gosterdim. Fazlasini yaptim diyemem. Bir de niyet mektubunuz onemli bir kriter. Secilmenizde onemli rol oynadigini dusunuyorum.
Kolayliklar dilerim. Basarilar
Yabancı ülkelerde artık göçmenlere karşı ön yargının yanında ekonomik olarak da geçim sıkıntısı var. Hayat çok pahalı. Ylsy veya başka burslarla ülke dışına giden arkadaşlar ilk bir aydan sonrası sıkıntılı diyorlar. 1 ay tatil gibi geliyormuş ama ondan sonrası ekonomik olarak zorluyor diyorlar. Ben artık çocukluk hayali ile insanların hareket etmesi sadece hayal kırıklığı oluyor.
Babandan kalmadı ise, bugün insan kazanamazsa mutlu olamaz. Ben tasavvuf okuyan bir insanım ama kayınpederle bir araya gelince para ile sohbet açıyorlar ve uzak duramıyorsun. Çünkü bugün kim ne derse desin, aylık gelirin 2000 dolar(5000-6000) tl yi görmüyorsa rahat değilsin. Sağlık yoksa, huzur yoksa zaten yaşamıyorsun demek.
abi doktora da yapsan özelde 1300 tl den başlıyorsun..ee tabi o da başlayabilecek bir yer de bulabilirsen. okuyanın okumayandan hiç bir farkı yok artık.
Ne yüksek lisans ne de doktora, aman aman eksik kalsın.Ne Türkiyede ne de Amerikada ne de Kanada da.Çalış didin binbir emek,ona rağmen sonra da 30 küsürlü yaşlarında ondan bundan iş,medet umarak yaşa,namerde muhtaç ol.Musluk tamircisi dahi olsan daha fazla kazanıp refah içinde,onurunla,kendini ve aileni başkalarına muhtaç etmeden yaşarsın.bir zanaatin olsun sen doktorayı falan boşver.Gençlikte yaşanan o turistliklerin sonradan hiç bir faydası olmuyor,iş bulamıyorsun.Ben de Almanyada eğitim görüp türkiyeye gelenlerdenim ama sonuç hüsran..Doktoralı,35 yaşında mesleksiz ve hala işsiz!!!Aldatmayın çoluk çocuğu insanı oraları şirin,cennet gibi göstererek artık!YAZIKTIR! Seyahat Acentası Bağlantın mı var yoksa,biz bu işleri de gördük çok?
Sevgili Porsche,
Tesekkur ederim. Acenta isi gercekten iyi fikir! Doktoradan sonra is bulamazsam iyi bir alternatif olabilir! Henuz acentam veya oyle bir baglantim yok. Keske olsaydi da yakinimi kaybettigimde ucaga atlayip Turkiye’ye gitseydim parayi pulu dert etmeden!!! Sizin veya sizin gibi dusunenlerin dunyasinda bizim burada ne yasadigimiz ya da yaptigimizin hukmu yok bunu biliyorum. Ancak asagilanmayi ve cirkin ithamlarda bulunulmasini kabul edemem! Bunu da kendim icin degil, burada yasayan, zorluklara gogus gererek egitimini tamamlamak derdinde olan arkadaslarim adina kabul etmem! Diliyorum empati kurabilme yeteneginizi gelistirir; baskalarini da anlamak icin caba gosterirsiniz. Buralarin cennet oldugunu iddia etmedigim gibi; ucuz ucak bileti de dagitmiyorum! Zira Amerika’ya -mevsimine ve gideceginiz yere gore degismekle birlikte- en ucuz ucak bileti ortalama 1000$ =3000 TL den basliyor. Turkiye’de bir arastirma gorevlisi -son zamlarla- ancak bir aylik maasiyla bir ucak bileti alabiliyor. Buyrun bedava ucak bileti sizindir! Iyi yolculuklar dilerim!
Saygilar!
doktora veya geçici bir iş uğruna anlaşılan amerikaya veya başka bir ülkeye gitmeye değmediğini anlıyor insan.Eninde sonunda işin ucunda Türkiyeye gelmek yok mu? Burada daha rahat bir şekilde master da yaparsın doktora da.Zaten sanki hepsinin sonunda herhangi iş garantisi, kadro garantisi mi var? İnsan kendi çalıp kendi oynamış oluyor!!
bu paraya bu sıkıntı çekilir mi?Sonunda bir iş sahibi olunacağı da kesin olarak belli değil.Birilerinin insafına kalmış ..Bu kadar sıkıntı emek piyangoya bırakılır mı.Dön hemşehrim memleketine ya da o sıkıntıları çekmişsin artık madem hiç dönme ,senin soyun artık orda dallansın budaklansın diyeceğim aslında, ama buradaki seni 4 gözle bekleyen bu seferde ana babana yazık. Yaban ellerde,O kadar çekilen sıkıntının karşılığı %70-80 oranında yok maalesef.Kimsenin umrunda olmuyor senin yaptığın doktora,bilimsel birikimlerin buraya geldiğinde,insanlar sanki,kör sanki sağır,hatta daha sonra fark ediyorsun ki ,senin de artık umrunda olmuyor yaptığın doktora.Bir de bakıyorsun kendi işini kendin yapman gerekiyor artık,hayatta kalmak için mecburen komik miktarlarda para kazanabilmek uğruna,ama başka çaren olmuyor işte.Doktoralı kasiyer oluyor insan çıkıyor işin içinden.Sana kadro için söz verenler bir de bakıyorsun ki, seni oyalamaya çalışmışlar,sırtlarını sana dönüvermişler durduk yere…O zaman işte anlıyorsun ki herkes sana bir tiyatro oynamış,belki seni kırmak istemediklerinden,belki de başka bir menfaatleri uğruna..anlıyorsun kendinle oyun oynandığını ama çok geç oluyor işte…Dön Sinem dön! Boş işlerle uğraşma orada boşuna,o işlerin burada kolay kolay karşılığı olmuyor.O kadar emeği sıkıntı ve zamanı başka ,kendin yapacağın bir işe versen hayatta hiç kimseye muhtaç olmadan,bol keseden yaşarsın,yuvanı da kurarsın,düzenli mutlu bir ailen olur,annen baban da huzurlu mutlu olur.
Merhaba Dogurucu Davut,
Oncelikle cok tesekkur ederim guzel yorumlariniz icin. Ancak tanismiyoruz sanirim. Tanissaydik beni daha iyi anlardiniz. Sonunda hicbir sey elde edemesem de buraya gelme nedenlerimi ve aslinda bu islerin bos olmadigini, sadece bizim ulkemizde akademisyene verilen degerin ne kadar kotu oldugunu -bu meslege saygi duyan ve iyi olanlari tenzih ederim-, zaten doktora bitince is bulamazsam restoran acmak gibi baskalarina sacma gelen ama benim icin hayattan yemek yaparken ve yerken zevk almak kadar anlamli olan bir is yapacagimi. 🙂 Ailemin bana bu surecte ne kadar destek oldugunu… Ben yazilari kisisellestirmek istemiyorum hicbir zaman. Yanlis anlasilma olmasini da istemiyorum bu yuzden. Bu benim degil, benim gibi olan bircok kisinin yasanmisliklari, deneyimleri ve hayat hikayesi aslinda. Sadece dogdugumuz, yasadigimiz sehirler, mesleklerimiz, adlarimiz ve yaslarimiz farkli. Bu yuzden onerileriniz icin minnettarim; ancak hepimizin kendi secimlerimizle yasadigimizi unutmamakta fayda var sanirim. Aci son gelir de kadro bulamazsam, sizi ilk musterim olarak restoranima beklerim. 🙂
Saygilarimla
kusura bakmayın ama restaurantı doktora yapmadan da açabilirdiiniz.O kadar emeğe çileye,masrafa,gençliği tüketmeye hiç gerek yok..Ömür -zaman insana bir kere veriliyor,ikinci bir şans asla verilmiyor.baharı bir kere yaşama hakkımız var bu dünyada.Duygusal düşünüldüğünde tamam haklısınız fakat matematiksel olarak düşündüğümüzde, hesap kitap yapıldığında sonuç büyük hayal kırıklığı oluyor.Bence doktora yapanların bir şekilde desteklenmesine ilişkin,sosyal imkanları verilmesine yönelik(indirimli öğrenci biletinden başka) böylesi güzel yazılar ele alsanıız çok iyi olur.
Haklisiniz. Mutlaka deginecegim.
Saygilar
Hocam size çok teşekkür ediyorum, yazılarınızı da hevesle okuyorum, bende ylsy programını kazandım abd ye gitmeyi düşünüyorum lakin benimki kurum adına yani sadece yüksek lisans, bu süreçle ilgili de bilgi verebilirseniz sevinirim, referans mektubu gerekli mi ? Kabul almak zor mu? Vs. Gibi konularda aydınlatırsanız sevinirim
Merhaba Yunus,
Ben tesekkur ederim. Sizler gibi geriden gelen genclerin nelere ihtiyac duydugunu yorumlar araciligiyla ogrenmek benim de bakis acimi degistirmeme kendimi gelistirmeme olanak sagliyor. Yorumun icin tesekkurler. Tebrik ediyorum. Saglikla gelmeniz ve basarili olmaniz dileklerimle. Master icin de ayni surecler gecerli! Referans mektubu, niyet mektubu vs… Doktoradan farkli olarak mulakat yapmiyorlar pek. Yapanlar da olabilir, alana gore degisiyor yazida da belirttigim gibi. Simdiden arastirmaya baslamanizi, okullari belirleyip, baglantilar kurmanizi tavsiye ederim. Eger onumuzdeki yil baslamayi dusunuyorsaniz deadlinelari kacirmayin. Kabul almak alana gore degisir. Bilgiclik yapmnak istemem; ancak onerim israrci olun. Gercekten master yapmak istediginizi karsi tarafa hissettirmeniz gerekiyor. Kolayliklar dilerim. Basarilar
bir sen eksiktin zaten ameerikada
Bir konuda bir yazı anca bu denli güzel yazılabilir. Tüm içtenliğimle teşekkür ediyorum deneyimlerinizi ve gözlemlerinizi paylaştığınız için.
Merhaba Sibel,
Ben tesekkur ediyorum guzel yorumlariniz ve okudugunuz icin. Dilerim yazilar daha cok kisiye ulasir; ben de amacima ulasmis olurum.
Saygilar
Böyle yazılar kaleme aldığınız için çok teşekkür ederiz.Emin olun bir çok kişinin işine yarayacak.Devamı da gelirse çok seviniriz.Böyle yazıların artması dileğiyle saygılar, iyi çalışmalar..
Merhaba Sdrer,
Cok tesekkur ediyorum guzel yorumlariniz icin
Saygilar
2005 yılından beri çalışıyorum, 10 yılı devirdik çok şükür. Yarısı özel kesim (Ankara da üniversite okurken), yarısı kamu kesiminde. Bu süre içinde birçok badirelerden atlatarak bugünlere geldim. Sinem hanım blogunuzu okurken kendi deneyimlerim aklıma geldi ve çok içten geldiniz, sağolun.
Bende defalarca (2009-2015 arası) ales,kpss,yds üçgeninde döndüm durdum. Kpss de yüzümüz güldü ve teknik hizmetlerde memur oldum. Master konusunda yds puanımı iyi alamadığımdan dolayı 2 senelik özel öğrenciliğim yandı. Yds de hakkım yendi osym tarafından ve birçok hayalimi bu nedenden dolayı iptal ettim. 50 d’li veya öyp’li asistan olmak için yeterli puanım var alesten ama açıkçası cesaret edemedim ikisi içinde. Eşim öyp li zaten, birde ben bu riske giremezdim.
Belki komik gelecek. 2013 yds hayalimi kırdı, gidip kredi çekip ev aldım. 2014 yds hayalimi kırdı gidip evlendim. 2015 yds yine hayalimi kırdı( denemelerde 70 alıyordum ve sınav kağıdımda 70’likti. İtiraz ettim ama ösym hep haklıdır 🙂 ) ve eşimin üzerine kredi çekip 2. evi aldık. Hayatımı ben böyle dizayn etmeye karar verdim. Belki doğru seçimler belki yanlış, Allah hayırlısını nasip etsin.
Bugüne gelirsek. Bugün artık kpss ye girmiyorum çünkü beni uzman yardımcısı yapacak bir torpilim yok. Ales’e girmiyorum çünkü artık sadece asistan alımında cari açık var ve oradada torpilim yok. (2 abimde doçent bu arada, ama biz bu işleri beceremeyiz:) ) Geriye bir kalan İngilizce. Ondada artık toefl çalışıp o yolda ilerlemek istiyorum. Siz de 30 dan sonra toefl puanı alıp gidebildiyseniz, bende eşimin doktora tez döneminde yurtdışına 6 aylıkta olsa ücretsiz izinle gidebilirim. Çocukken amerika hayalim vardı, ama 6 aylık bir gezintide bana yeterde artar. Artık çocuk değiliz. Yaşadıklarım bende bu tecrübeyi pekiştirdi : insan hayalleri ile değil, elindekilerin en iyisiyle huzurlu olmak zorundadır.
Merhaba Ali,
Cook tesekkur ediyorum icten yorumlariniz ve paylasimlariniz icin. Hayat hicbirimiz icin kolay olmuyor maalesef. Hepimiz farkli sinavlardan geciyoruz sizin de belirttiginiz gibi. Sadece adlarimiz baska. Diliyorum icinizde olmeyen bir cocuk ve onun hayalleri kalmistir hala. Cunku bence her zmana umut var! Bu yuzden hayaller de yasanmayi hak ediyor. Ben 30’umdan sonra yaptiysam siz de yapabilirsiniz. 🙂 Dilerim 6 aylik Amerika seyahatiniz keyifli gecer. Hersey gonlunuzce olsun.
Saygilarimla
Değerli bilgileriniz için teşekkürler hocam. Verdiğiniz emeklerin kat kat karşılığını alırsınız inşallah. 1000 dolar gibi bir miktarı ev kirasına vermek çok kötü olmuş. Özel olmazsa şunu öğrenmek istiyorum. Şu an Amerika’daki geliriniz tam olarak kaç dolar?
Merhabalar,
Ben o bahsettigim buyuk sehirlerde yasamiyorum ama yasayan arkadaslarimi orneklendirmek adina o bilgiye yer verdim. Midwest’te orta karar bir sehirde yasiyorum. Dolayisiyla daha makul bir kira oduyorum 700$ kadar (1+1 evim). Herkesin bildigi devlet bursu 1780$, ozel degil yani hocam 🙂
Saygilarimla